Tarihçe 05 Haziran 2024, 09:58
ŞEBİNKARAHİSAR'IN TARİHİ Şebinkarahisar'ın dip tarihine ilişkin yeterli bilgiler henüz istenen nitelikte değildir. Kimi tarihçilere göre Hititler zamanında varlık göstermeye başladığı ve "Azzi Hayaşa Ülkesi" olarak adlandırıldığı ve burada Kaşgarların yaşadığı söylenir.Bir ara Kimmerler ve İskitlerin saldırısına uğrayan bölge, bilinen devir içinde Pontusluların hakimiyeti altında kalmıştır (MÖ.298-263). ŞEBİNKARAHİSAR'IN iL OLUŞU Kurtuluş Savaş'ının kazanılmasından sonra, 1923 yılında livaların il yapılmasına karar verilmiş, bu karar neticesinde o günlerde liva olan Şebinkarahisar da il yapılmıştır. Aynı yıl içinde 10.alay Şebinkarahisar'a intikal ettirilmiştir.10. Alayın intikali ile birlikte şehrin ekonomik ve sosyal yaşantısında büyük bir canlılık meydana gelmiştir. 10 yıl süre ile il durumunu muhafaza eden Şebinkarahisar 2197 Sayılı Kanunla 1933 yılında ilçe statüsüne getirilmiştir.Halen Şebinkarahisar'ın il olma arzusu sürmekte olup, bunu kazanılmış bir hak olarak görmektedirler.
ATATÜRK'ÜN ŞEBİNKARAHİSAR'I ZİYARETİ Alışılmış yurt gezilerine devam eden Atatürk Erzurum'da bir deprem olması dolayısı ile Erzuruma gitmiş , dönüşte Şebinkarahisarlı halkın daveti üzerine 11 Ekim 1924 Cumartesi günü Erzincan'dan hareket ederek gece oldukça geç vakitlerde Şebinkarahisar'a gelmiştir.Atatürk'ü Vali Abdurrahman Bey ile Belediye Reisi Rıza Bey, Suşehrinde karşılamışlar, oradan birlikte şehre girmişlerdir. Atatürk Şebinkarahisar'a girişinde top atışlarıyla ve coşkulu bir kalabalık tarafından sevgi gösterileri ile karşılanmış, sokaklar ve kale meşalelerle donatılmıştır. TARİHİ ESERLER VE MÜZELER Şebinkarahisar ilçesi tarihi eserler yönünden Giresun İlinin en zengin ilçesidir. Başlıca tarihi eserler şunlardır. Şebinkarahisar Kalesi: İlçenin güneyinde bazalt bir tepe üzerinde yükselen kalenin ihtişamlı bir görünüşü vardır. Kalenin ne zaman yapıldığı belli değildir. Ancak Mengücek Hükümdarı Fahrettin Behramşah’ ın 1184 tarihinde kaleye ilaveler yaptığı ve savunma gücünü artırdığı bilinmektedir. Kale dış ve iç diye iki kısma ayrılmaktadır. Dış kale duvarlarının büyük kısmı yıkılmıştır. Nispeten az eğimli batı yamacındaki duvarlar esas itibariyle ayakta kalmış olup kale yapılarından biri bu kısımdadır. Meyilli olan kale içinde yer yer kayalara oyulmuş su sarnıçları göze çarpar. Kalenin içinde XX. Yüzyıl başlarına kadar ayakta kalabilen 70 kadar ev ve bir cami 1915 yılında baş gösteren Ermeni isyanı sırasında ve ondan sonraki dönemde yakılıp yıkılmıştır. Kitabesinin kim tarafından alındığı belli değildir. Meryem Ana Manastırı: Manastır ilçe merkezinin 11 km. doğusunda Sarıyer Köyündedir. Yekpare bir kayanın içi oyularak yapılmış olan manastır 4 katlı olup çeşitli hizmetlere elverişli 32 odadan ibarettir. Duvarlar resimlerle süslenmiştir. 1939 depreminden sonra manastıra çıkış-iniş hayli zorlaşmıştır. Manastırın her yıl ağustos ayının 28’inde Giresun, Ordu,Trabzon ve Gümüşhane illerinden gelen Rumlar’ın katılmasıyla düzenlenen canlı törenlere sahne olmuştur. İstiklal Çeşmesi: 1927 yılında eski belediye binası önüne Belediye Başkanı Hüsnü bey zamanında ahşap çatılı olarak yaptırılmıştır.1985 yılında ilçe meydanına taşınmış ve ahşap çatısı, çinkoyla kaplanmıştır. Çatı içerden sıvanmıştır. Sıva üzerleri ise kalem işi çeşitli motiflerle süslenmiştir. Çeşmenin su haznesi top, mermi ve ay yıldızlarla süslenmiştir. Şebinkarahisar ilçe meydanında bulunan İstiklal Çeşmesi Şebinkarahisarlıların buluşma yeridir. Atatürk Evi ve Müzesi : 11 Ekim 1924 tarihinde Ulu Önder Atatürk’ ün ilçemizi ziyaretlerinde bir gece kaldıkları ev hazinece istimlak edilmiş, Karayolları Genel Müdürlüğü'nce ayrılan 3 milyon TL. ödenekle tamir ve restore edildikten sonra 1932 yılı içerisinde yapılan çalışmalar sonucu ev o tarihlerdeki aslına uygun şekilde döşenerek 11 Ekim 1982 tarihinde “Atatürk Evi ve Müzesi” adı altında ziyarete açılmıştır. Müzede Atatürk’ ün kullandıkları eşyalar, tarihi nitelikteki diğer eşyalar sergilenmekte. Müze içerisinde 500 kitaplık bir Atatürk kütüphanesi ve resimlerle Atatürk Köşesi bulunmaktadır. Fahrettin Behramşah Cami: Bu cami Mengücek Hükümdarı Fahrettin Behramşah adına oğlu Muzafferüddin Mehmet tarafından XII. Yüzyılda bugünkü Avutmuş Mahallesinde inşa ettirilmiştir.Cami kubbelidir. Onarımları sırasında yapılan ilavelerle bu güzel caminin minare karakteri bozulmuştur. Cami halen kullanılmaktadır. Fatih Cami: Fatih Sultan Mehmet Otlukbeli savaşından sonra 29 Ağustos 1473 tarihinde Şebinkarahisar’a gelmiş ve bu gelişin anısı olarak bir cami yapılmasını emretmiştir.Ahşap olarak yapılan cami iki kere yangın geçirmiştir. Birinci yangından sonra onarılmış 1886 yılındaki ikinci yangında tamamen yok olmuştur. Kurşunlu Cami: Şebinkarahisar'ın ileri gelenlerinden Allah Kulu adıyla anılan bir hayırsever tarafından Taş Mahalle Kurşunlu Semtinde yaptırılan camiye 1574 yılında başlanılmış ,1582 tarihinde bitirilmiştir.
Tamzara Cami: Cami,1899 tarihinde dükkan olarak kullanılan bir platform üzerinde ahşap olarak inşa edilmiştir. Minaresi ve dilimli kubbesindeki ahşap işçiliğiyle görülmeye değer bir yapıdır. Cami, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edilerek ibadete ve ilçe turizmine açılmıştır. Turpçu Köyü Cami: Kiliseden camiye çevrilen yapının 1874 yılında inşa edildiği tahmin edilmektedir. İçi tamamen cami mimarisine uygun hale getirilmiştir. Dış kısmı ise orijinalliğini korumaktadır. Taş Mescit:Taş Mescit Ertana Oğulları zamanında 1352 yılında Melik Ahmet Bey tarafından yaptırılmıştır. Kalenin Batı eteğindedir. Bu gün sadece iskeleti kalmıştır. Taş Hanlar : XVII. yüzyılda Şebinkarahisar Sipahi Reisi Taban Ahmet Ağa tarafından yaptırılmıştır.Kale ve orta mahalleye giden yolun sağ ve solunda yer alan ve kâgir bedestan (çarşı) olarak yapılan bu binalar 1939 depremine kadar bozulmadan durmakta idi. Her bedestan iki katlı olup orta yerlerinde ışık alabilecek açıklık bırakılmıştır.Ayrı ayrı giriş çıkış kapıları vardır. 1915 tarihinden 1939 depremine kadar cezaevi olarak kullanılan bedestanlar kısmen depremden ve geri kalanı da taş,demir ve kurşunlarına sebep tamamen tahrip edilmiştir.Koruma altına alınan bedestanların temizlenmesi ve etrafının çevrilerek daha fazla tahribata uğramaması için belediyece münferit önlemler alınmıştır.Bu bedestanlar halk arasında Taşhanlar olarak bilinmekredir. Licese Kilisesi: Şaplıca Köyüne bağlı ve ilçe merkezine 11 km mesafede Licese Mahallesi'nde bulunan kilise 1874 tarihinde inşa edilmiştir. Azınlıkların mücadelesinden sonra özel mülkiyete geçen kilise zamanla tahrip görmüştür.Kilisenin eski esr olarak tescili ve özel mülkiyetten çıkarılması için teşebbüse geçilmiştir. Asarcık Kilisesi: Adından da anlaşılacağı üzere Asarcık Köyü’ndedir. Kapısının üstündeki yazıta göre 1890’da yapıldığı anlaşılmaktadır. Kilise bölgedeki yaygın kilise planlarına uygun olarak, üç nefli bazilikal planda inşa edilmiştir. İçi fresklerle süslüdür. Göynük Kilisesi: Anadolu kültür zenginliğinin en önemli miraslarından biridir. Göynük Kilisesinin ise 1841’de inşa edildiği bilinir. Bazilikal planlı yapı özel mülkiyet ve oldukça sağlam durumdadır. Pertevniyal Çeşmesi : 1865 yılında Pertevniyal Sultan tarafından üç çeşme yaptırılmıştır. Çeşmelerden biri Suboyu, diğer ikisi Karaköy yolu üzerindedir. Kurşunlu Çeşmesi: Taş Mahallesi, Kurşunlu Sokağı’nda kurşunlu Hamamına bitişik tarihi bir çeşmedir.1648-1652 yılları arasında Şebinkarahisar’da mutasarrıflık yapan Topal Mehmet Paşa tarafından yaptırılmıştır. Tamamen kesme taştan yapılmıştır. Alay Çeşmesi: Yapım tarihi kesin bilinmeyen çeşmenin 19. Yüzyılın sonlarına(1875) yapıldığı düşünülmektedir. Eski Alay Binası’nın önünde harap durumdayken buradan kaldırılarak Belediye Binası’nın girişine kurulmuştur, ancak niş üzerindeki kitabeliğe yer verilmemiştir. Taşlıpınar Çeşmesi: Tamzara Mahallesi’nde,Kemal Kütükçü evinin güneyinde yer almaktadır.19.yüzyılın sonlarında inşa edildiği anlaşılmaktadır. Adalet Sarayı: Daha önce vilayet konağı olarak kullanılan tarihi bina şu anda Adalet Sarayı olarak hizmet vermektedir.
Ermeni İsyanları Şebinkarahisar Olayı Anadolu'da Ermeni isyanlarının yanı sıra pek çok ayaklanma meydana geldi. Bunlardan biri 5 Haziran 1915 tarihli Şebinkarahisar olayıdır. Sivaslı Murat (Hamparsum Boyacıyan) adında bir Ermeni çete reisi, 500 kadar adamıyla Şebinkarahisar'ı basmıştır. Türk ordusu Doğu Cephesi'nin ana ikmal yolu buradan geçtiği için bölgenin stratejik önemi vardır. Ermeniler bu bölgeyi ele geçirdikleri takdirde TSK'nin ikmal ve geri hizmetleri aksayacak, Rus ordusunun ileri harekatı kolaylayacaktır. Çeteciler Şebinkarahisar'ın Müslüman mahallesini yaktılar. Rastladıkları Türkleri, işkenceler yaparak öldürmeye başladılar. Çevreden toplanmış olan asker ve jandarma müfrezelerine de saldırdılar. Bu durum karşısında başka bölgelerden kuvvet tasarruf edilerek Şebinkarahisar'a getirilmiş ve Ermeni isyancılar kuşatılmıştır. Sivas'taki 10. Kolordu Komutanlığından Başkomutanlığa gönderilen 15 Haziran 1915 tarihli mesajda, olayla ilgili olarak şu ifadeler kullanılmıştır: "Şuradan buradan toplanan 500 kadar Ermeni eşkıyasının Şebinkarahisar'da eski kaleye sığınarak isyan ettikleri öğrenilmiştir. Güvenlik kuvvetleriyle çeteciler arasında çarpışmalar olduğu Sivas Valiliğinden bildirilmiştir." Sivas Valiliğinin 3. Kolordu Komutanlığına gönderdiği 18-19 Haziran 1915 tarihli mesajda ise şöyle denilmektedir. "Şebinkarahisar isyanının bastırıldığı, Ermeniler 800 kadar kadın, erkek ve çoğunun kaleye sığındığı, isyancılardan 200 kadarının silahlı olduğu bildirilmiştir." KAYNAK: ERMENİ İSYANI İLE İLGİLİ BİR MEKTUP Sayın Başkan.. Web sitenize bir türlü ulaşamamıştım. Ancak bugüne kısmetmiş.Önce işlerinizde başarılar dilerim. Başta ben Atila Altınok olmak üzere; kardeşimin ve teyze çocuklarımın vede torun,torun çocuklarını temsilen sizlere sesleniyorum. Efendim ben şebinkarahisarın ermeni isyanında; Yüzbaşı rütbesiyle ordaki isyanı birliğiyle gelip bastıran Yüzbaşı VASIF beyin torunu oluyorum.Kendisinin iki kızı vardı(Müeyyet ve Müşerref) ben büyüğü Müşerref hanımın oğlu oluyorum, o da öğretmen emeklisi olarak 1951 yılında Niğde/Ulukışlada vafat etti.Ondan hayatta kalan ben dahil iki kardeş,Müeyyetten Teyzemden;(İki kardeş)ve torunlar,torunlar..Hayatta.. Gelelim konuya: Sizlere ışık tutması bakımından bildiklerimi sizlere aktarmayı bir vazife bilerek ve sizlerden de dedem şehit OsmanlıYzb'sı. VASIF BEY'den mezarının nerede olduğu ve isyan sırasında yaşadıkları hakkında herhangibir duyuma ulaşırsanız veya biliyorsanız bilgi vermeniz dileğiyle ŞEBİNKARAHİSAR'ın Ermenilerden nasıl temizlendiğini bize nakledildiği şeklinde anlatayım.Ben hiç oraları görmedim çok istedim ama kısmet olmadı hem yaşlılık hemde imkan.. Yzb.Vasıf bey'e bağlı olduğu Birlik komutanından emir gelir ve birliğini alarak derhal Şebinkarahisar Vilayetine gitmesini ermenilerin isyan ettiğini ve bastırması emredilir.İstanbul'dan hareket ederek Şebinkarahisar'a ulaşır.Şehir duman içinde,yanmaktadır.Halk dağlara çekilmiştir.Derhal şehir kuşatılır, yangınlar söndürülür.Ve dağlara çekilen halkı(Veya bir yerlere sığınan).Evlerine dönmeleri için bir gurup müfreze gönderilir. Ama halk gelmez; Çünki daha öncede ermeniler Osmanlı askeri kıyafetiyle şehir halkını kandırarak aşağıya indirmişler.ve katletmişler.Bunun üzerine kendisi büyük bir gurupla gider ve onları ikna ederek evlerine getirir.Hepsini tek,tek dinler: Büyük mezalim olmuştur.Çocuk.ihtiyar demeden bütün Türkleri kesmişlerdir mallarına el koymuşlar evlerini yakmışlardır.KANLI DERE diye bir yer varmış orda ,ordan günlerce Türk kanı akdığını Annem ve Teyzem söylerdi. Osmanlı kuvvetleri geldiği halde dağlara çekilen( veya kaleye çekilen ama ben dağlara çekilen biliyorum)Geceleri de karanlıktan istifade baskınlar düzenleyerek yangın mermileriyle şehirde panik ve korku yaratmakta vur kaç yapmaktadırlar.Kalleşliklerini orda da gösterirler. Dedem Evlerin üzerine elde kalan kilim, halı vs. bez parçalarını ıslattırıp serdirerek ermenilerin attığı yangın mermilerinin bu ıslaklıklığa düşerek yangın çıkarmasına mani olur.Teslim ol çağrısına ateşle karşılık veren Ermeni çapulcularını Türk Askeri sıkıştırır.Karşılıklı müsademe neticesi kalanlar teslim olur.Şebinkarahisar'a getirilir. Han mı, kışla mı ben kışla biliyorum.Oraya hepsi kapatılır.Esirlere, Osmanlı askerinin tayınından tayın çıkarır,yemek verir. Ama gel gelelim; bırası çok enteresandır. Ermeniler KENDİSİNE YEMEK DAĞITAN iki askerimize hücum ederek öldürürler. VASIF BEY bunun üzerine İstanbul'a veya bağlı olduğu komutana ulak gönderir. Gelen cevap kesindir.Askerin nafakasını boşa harcamayın zalimleri imha edin.Bunun üzerine isyan eden ve de azgın bu cürufu asker temizlemeye başlar.Dedem bir ara infazı bizzat görmek için kışlaya girer, elindeki tabancasını aniden kavrayan bir ermeni çetecinin silahı doğrultmasıyla kendi tabancası ile vurulur ve kan kaybından şehit olur. Mezarı şimdi orada, yerini nerede bilmiyorum. Benim bilgilerim bu kadar. buna ilave edecek başka bilgileriniz varsa beni memnun edersiniz.Sizlere gönül bağı ile bağlıyız. Ben Banka emeklisiyim İzmir'de yaşıyorum.VASIF beyin torunuyum evlatları tabiyatıyla hayatta değiller.Hayatta iki kızından, bahsettiğim gibi bizden iki torun,teyzemden iki torun var bir kız torun Amerika'da oraya yerleşti, bir erkek torun İstanbul'da. Ölen torunların çocukları da Mersin'in Erdemli kazasında,diğerleride Konyadalar. Bu hadiseyi Sizlerle paylaşmak istedim.Şehit çocukları yetim vede öksüz kaldıklarında Annem 11 Teyzem 9 yaşlarında imiş. Her ikiside binbir zorlukla Atatürk'ün ilk öğretmenleri olmayı başarmışlardır. Bu husuta Web sitenizie vede sizlere belkide karanlıkta kalan bir bilgi sundum. Sizlerden de tamamlayıcı bilgileri,özellikle şehidimizin mezarı şerifi hakkında yeterli malumat bekliyor. Saygılar ve sevgiler sunuyorum.
Atila ALTINOK |
|
|